SOYADI
Soyadı kanunu üzerine Atatürk'e bir merak geldi idi. Daha doğrusu onu bu meraka meclisine gelmiş olanlar düşürmüştür: Herkes soyadını ondan almak hevesinde idi. O da tutar, karşısındakinin hal tercümesini sorar, başından geçen vaka?lardan birer harf veya hece seçer, sonra bunları karıştırıp soyadı olarak takardı. Böylece hayli garip isimler meydana gelmiştir. Ben bir sabah tarama dergisini açmış, ilk sayfalarda en sevimli kelimeyi soyadı almağa karar vermiştim. «Atay» o sabahki seçmenin eseridir. Hemen gazetedeki yazılarıma yeni imzamı koymağa başladım. Atatürk bir akşam serzeniş dahi etti: ? Sen kendine soyadı bulmayı bana bırakmadın, dedi. ? Her gün yazıyorum. Sizin bu işe ne kadar değer verdiğinizi bildiğimden bir gün bile geç kalmak istemedim, yollu cevap vermiştim. İsmet Paşa'ya İnönü adını o vermiştir. Fevzi Paşa, aile geleneği olduğu için, «Çakmak,. İsminde ısrar etti. Atatürk hiç hoşlanmadı ama rahmetliyi kırmadı: .- Tuhaf şey soyadı üstünde «çakar almaz,. Gibi alaylar yapılmasından da çekinmiyor. Çakmak.. Çakmak.. Bir komutan için hiç de hoş değil.. demişti. Kendi soyadı ona, biraz yardımla rahmetli Saffet Arıkan'ın armağanıdır. Saffet'in bulduğu «Türkata» idi. Mecliste hayli tartışıldıktan sonra daha ahenkli ve manalı olan «Atatürk,. Şekline girdi. Soyadı günlerinin latifle bir hatırası vardır. Dil davası ile uğraşanlardan ve dış bakanlığı yüksekçe memurlarından Osman Grandi safça bir adamdı. İçi dışı bir, fakat içi de dışı da birbiri kadar düzdü. Grandi Mussolini'nin dış bakanının adı idi. Bir akşam: ? Ne taşıyorsunuz beyefendi bu soyadını? Diye sordu. - Çok eskidir, tarihidir, efendim .. Cevabını verdi. ? Ne imiş tarihi bakalım? Yanında bulunan bir arkadaşı, gaf yapacağını bildiği için, Eteğini çekmişti. Önce ona dönüp ve hiç bir tariz maksadıyla değil de, acaba söyleyecek bir şeyi mi var, gibilerden: ? Siz mi çektiniz eteğimi? Diye zavallıyı bir iyice sıktıktan sonra izah etti: ? Efendim, dedi, cedlerimizden biri gemi ile Mısır'dan geliyormuş. Teknenin kaptanı imiş. Yolda büyük bir fırtına çıkmış, İmdat gelinceye kadar içindekiler hepsi boğulmuşlar, fakat ceddim grandi direğine çıktığı için kurtulmuş. Soyadımızın hikâyesi bu. Atatürk: ? Ne? Ne, dedi, bütün gemisindekiler boğulduktan sonra yalnız kendi canını kurtaran kaptanın hatırası mı? Beyefendi yalnız bu sebeple onu bırakınız da bir Türkçe ad takınız, dedi. . Değiştirildi ve böylece dil toplantılarından İtalyan dış bakanının gölgesi silindi idi. Falih Rıfkı Atay (Çankaya)
0 Yorum:
Yorum Gönder
Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]
<< Ana Sayfa